5 Aralık 2017 Salı

Batık gemiyi hatırlıyor muyuz? Kıbrıs Gazetesi Ağustos/2017
Ülkeye turist çekmek için yıllardır yüksek meblağlar harcanıyor. Harcanıyor harcanmasına ama beklenen turizm patlaması bir türlü yaşanamıyor.
Her yıl yurtdışındaki fuarlara katılıyoruz. Buralarda yapılan harcamalarla ülkeye gelen turist sayısı doğru orantılı mı? Sanmıyorum. Bu yıl turizmde yüzde 30 oranında bir artış yaşanıyor ancak yıllardır yapılan tanıtım faaliyetleri neticesinde bu oranın çok daha yükseklerde olması gerekmez miydi?
Hollanda ve Belçika gibi küçük pazarlarda az da olsa bir artış var. Ancak en büyük pazar olan İngiltere için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Turizmde hedef 1,5 milyon turist olarak açıklandı. Bu hedef, Kuzey Kıbrıs şartlarında gerçekçi bir hedef mi? Ülkeye gelen turist profili nedir? Bunlar ülkeyi gezerek, harcama yapan turistler midir?
Turizm Bakanlığı, yurtdışı turizm tanıtım faaliyetleri çerçevesinde uzun yıllardır çalışmalar yürütüyor. En büyük turizm pazarımız olan İngiltere’nin başkenti Londra’da yer alan World Travel Market Turizm Fuarı’nda, hemen hemen her yıl Kuzey Kıbrıs standı açılıyor.
Bakanlar Kurulu tarafından 2016 yılının Kasım ayında gerçekleşen bu fuara dış mekân reklamları için 67 bin 970 sterlin ödenmesi kararı verilmişti. Yine reklam, tanıtım, imaj çalışmaları için bir şirkete 250 bin sterlin tutarında bir rakam verilmesi kararlaştırılmıştı. Rakamlar yüksek. Bu rakamlar, turistlerin Kuzey Kıbrıs’ı ziyaret etmelerinde ne kadar etkili oldu? İngiltere’den gelen turist sayısı 2016 yılında 31 bin 480 iken,  2017 içinde söz konusu sayı 26 bin 235’e düştü. Demek ki bir yerlerde bir şeyleri yanlış yapıyoruz.
Aynı dönem içinde Güney Kıbrıs’a baktığımızda ise tam tersi bir durum yaşandığını görüyoruz. 2017 yılının Ocak- Temmuz dönemi geçtiğimiz yılla kıyaslandığında, İngiltere’den gelen turist oranı yüzde 6 oranında artarak, 176 bin 880 oldu.
Anlaşılan o ki tek başına reklamlarla, fuarlarla bu iş yürümüyor. Turizmde adamakıllı bir vizyona ihtiyaç var. Turiste ne sunuyoruz? Deniz, kum, güneş tamam. Başka? Reklamlarda caretta carettalar, tarihi yerlerimiz,  kültürümüz var. Çok güzel fakat yeterli mi? Örneğin Girne Kalesi broşüründe batık gemi ile ilgili birkaç paragraflık tanıtım var. O kadar. M.Ö. 3 yüzyılda Girne açıklarında batan ve günümüzde denizden çıkartılan gemilerin en eskilerinden biri olarak bilinen bu batık gemi üzerinden pazarlama yapmayı hiç mi düşünemedik? Batık Gemi Müzesi’nin sergileme alanı genişletilip, yenilenemez mi? Teknolojinin yardımıyla daha modern  bir sergi alanı yaratılamaz mı?
Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotrypis, Nisan ayında doğalgaz izinleri imzalanırken Girne’de sergilenen batık geminin bakırdan küçük heykelini günün anısına şirket temsilcilerine hediye etti. Bakırın bir zamanlar Kıbrıs’ın zenginliği olduğunu söyledi ve geminin 1960’lı yıllarda çıkarılarak sergilendiğini anlattı.
Bu gemi Girne Kalesi'nde sergileniyor ancak Rum bakan kadar bu gemiye sahip çıkmıyoruz. Batık gemiyi ne kadar hatırlıyoruz ondan bile emin değilim. Batık gemiyi biz değil ama Güney daha güzel pazarlayıp sunuyor hem de doğalgaz vizyonuyla…
Batık Gemi Müzesi
Batık Gemi neymiş, bir kez daha hatırlayalım. M.Ö. 3 yüzyılda Girne açıklarında batan bu gemi, günümüzde denizde bulunan ve çıkartılan gemilerin en eskilerinden biri olarak biliniyor. Batıkta ele geçen badem kalıntılarına uygulanan karbon testleri M.Ö. 288 tarihini gösteriyor. Geminin yapımında kullanılmış tahtalara uygulanan testlerde, geminin M.Ö. 389 yılında yapıldığı, bir başka deyişle battığı zaman 80 yaşında olduğu sanılmaktadır.
İlk olarak 1965 yılında bir sünger avcısı tarafından üç metre derinliğinde tespit edilen bu batık, sonradan Pennsylvania Üniversitesi araştırmacıları tarafından 1968-1969 yılları arasında yüzeye çıkartıldı. 2 yıl devam eden çok titiz kurtarma çalışmaları sonunda yüzeye çıkartıldı. Geminin 15 metre uzunluğunda ve 4,4 metre genişliğindeki gövdesi, Halep çamından yapılmıştır. Gemide, çoğu Rodos’ta yüklenmiş olduğu tahmin edilen 400 amfora bulunmuş. 10 tanesinin şekli Sisam malı olduklarını işaret etmektedir.
Ayrıca, 29 bazalt İstanköy değirmen taşıyla karıştırılmıştır. Uzmanlar, geminin Kıbrıs’a yönelmeden önce Akdeniz ve Ege kıyılarının çeşitli noktalarında durarak alış-veriş yaptığı tahminindedir. Ele geçen 4 kaşık, 4 zeytinyağı testisi, 4 tuzluk ve 4 kupadan, geminin son seferi sırasında 4 kişilik bir mürettebatı olduğu ve 9 bin kadar badem tanesi kalıntısından da gemicilerin asıl besin kaynağını badem olduğu anlaşılmaktadır. Geminin ucunda toplu halde ele geçen geniş bir yelkene ait olan donanım halkaları, teknenin sonu olan fırtına başladığı sırada, mürettebatın yelkeni indirip sararak yerine koyduğunu göstermektedir. Müze, 3 Mart 1976 yılında ziyaretçilerle buluştu.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder