28 Aralık 2011 Çarşamba

"NÜFUS SAYIMINDA ANLAŞMIŞTIK"

REFERANDUMDAN SONRA SAYIM… “Bu konu, bizim zamanımızda da gündeme geldi.  Nüfus sayımını prensip olarak dışlamadım. Kıbrıs sorunu çözülür, ona göre referandumdan önce bu sayımı yaparız. Böylece anlaştığımız unsurların ne kadar doğru olup olmadığını da görürüz ve o gerçekler ışığında referanduma gideriz”
 TARTIŞMA İLE ZAMANA OYNANIYOR… “Kıbrıs Rum tarafı, seçimlere kadar fazla bir şey olmaması için bunu bahane olarak kullanıyor. Kıbrıs Türk tarafı da aynı çizgidedir. O da oyalamak istiyor. Türkiye ise seçimlere yoğunlaştığı için kaçınılmaz olarak zaten bu konuda hareket edemiyor”
 DOĞAL KAYNAK GELİRLERİNİN BÖLÜŞÜMÜNDE YAKINLAŞMA OLDU…
Talat, federal yetkiler içinde bulunan doğal kaynaklardan elde edilecek gelirlerin bölüşümü konusunda, kendi döneminde yakınlaştırıcı öneri yapıldığını, şimdiyse yakınlaşmanın sağlandığını söyledi
 EKONOMİ BAŞLIĞINDA DÜZENLEME YAPILABİLİR… Doğal kaynakların ekonomik olarak nasıl değerlendirileceğinin, anlaşmanın bir parçası olabileceğine dikkat çeken Talat, “Doğal kaynaklar içinde en ciddi olanlar gaz ve petroldür. Ekonomi başlığı altında bununla ilgili bir düzenleme yapılmalıdır” dedi
 Emine DAVUT YİTMEN
  İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, müzakerelerde tartışılan nüfus sayımı konusunun, kendi döneminde de gündeme geldiğini ve Kıbrıs sorununa çözüm bulunduktan sonra, referanduma gidilmeden önce, sayımın yapılması konusundaki önerisinin,  Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas tarafından kabul gördüğünü açıkladı.
    Havadis’e konuşan Talat, nüfus sayımı ile ilgili krizi Kıbrıs Türk tarafının iyi yönetemediğini, bunu reddetmemesi gerektiğini söyledi.
   Talat, Rum lider Hristofyas’ın BM gözetiminde bir nüfus sayımını en başından beridir önerdiğini anımsatarak, ancak bunun hangi mantıkla istediğinin analiz edilmesi gerektiğini belirtti.
   “Ben niçin istediklerini öğrenmiştim” diyen Talat, sözlerine şöyle devam etti:
    “Rum tarafı hassastır. Siyasi partiler, yıllardır nüfus sayımı istedikleri ve talep ettikleri için bu konuda Hristofyas onları tatmin etmek istiyor. O zaman işin rengi değişir. Eğer maksat buysa o zaman karşı öneri yaparsınız; reddetmezsiniz”.
   Kıbrıs Türk tarafındaki yetkililerin “nüfus sayımı gereklidir yönündeki açıklamaları ile ilgili olarak Talat, “Nüfus sayımı yapılmadan, Devlet Planlama Örgütü (DPÖ)’ne görev verilir. Bir günde, şu andaki nüfus çıkarılır. Muhaceret kayıtları vardır; giren çıkan hepsi kayıtlıdır. 2006 nüfus sayımı da oradadır. Ancak Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın ‘nüfus sayımı yapılması’ gerekir demesi ya hiçbir şey bilmemelerinden kaynaklanır ya da bürokratların büyük günahı vardır, kendilerini uyarmıyorlar. Bana göre, bu konudaki kamuoyu baskısını ortadan kaldırabilmek için ‘nüfus sayımı yapacağız’ dediler” yönünde eleştirilerde bulundu.
 “Doğal gaz federal yetki konusuydu”
   İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Güney Kıbrıs ve İsrail arasında doğal gaz konusunda yapılan çalışmalarla ilgili olarak, kendi döneminde yürütülen müzakerelerde doğal gaz, petrol ve su gibi doğal kaynakların federal yetkide olacağı konusunda ortak bir görüş birliğine vardıklarını söyledi.
   Talat, Rum Lider Histofyas’a doğal gaz konusundaki girişimlerinden vazgeçmesi için telkinlerde bulunduğunu ifade ederek, AB üyesi olan Kıbrıs Rum tarafının, Avrupa’yı arkasına aldığını ve yapabilecek pek fazla şey bulunmadığını belirtti.
   Talat, kendi döneminde doğal kaynaklardan elde edilecek gelirlerin bölüşümünde bir yakınlaşma önerisi sunduklarını anlatarak, “Belli bir oran üzerinde anlaşalım ve bölüşüm iki kritere dayalı olsun şeklindeydi. Bölüşümdeki kriterler de nüfus ve yaratılan GSMH idi.  Dolaysıyla tahmin ediyorum ki bugün o noktaya gelindi. Bu konuda yakınlaşma oldu dendiğini hatırlıyorum” diye konuştu.

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Havadis’e konuştu:
 Soru: Nüfus sayımı konusunda her kafadan bir ses çıkıyor. Rum Lider Dimitris Hristofyas diyor ki “BM’de bir birim var; onun gözetiminde, adanın genelinde nüfus sayımı yapılsın”. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun ise  “Eş zamanlı nüfus sayımına karşıyız. Bunun gerekçesi de Kıbrıs’ı tek bir halk gibi gösterecekler ve bizim bu coğrafyayı idare etme durumumuz ortadan kalkmış gibi görünecek’ tarzında açıklamaları var. Son olarak Hristofyas, devlet memuru olmayan eğitilmiş kişilerin nüfus sayımını yapmasından söz etti. Bütün bu açıklamalar, konuyu daha da karmaşık hale getiriyor. Müzakerelerde her şey bitti de tüm olay nüfus sayımına mı kilitlendi?
Yanıt: Bu konu, bizim zamanımızda da gündeme geldi. Ben nüfus sayımını prensip olarak dışlamadım. Nüfus sayımı yaparız; ama Kıbrıs sorunu çözülür, ona göre referandumdan önce bu sayımı yaparız. Böylece anlaştığımız unsurların ne kadar doğru olup olmadığını da görürüz ve o gerçekler ışığında referanduma gideriz.
 Soru: Yani burada Kıbrıs Türk tarafı taktiksel bir hata mı yaptı?
Yanıt: Kıbrıs Türk tarafı her şeyiyle hata yapıyor.
 Soru: Cumhurbaşkanı Eroğlu tarafından yapılan ilk açıklamada,  ekonomik ve sosyal şartlardan dolayı bir nüfus sayımının yapılması gerekliliği gündeme gelmişti…
Yanıt: Aslında o gerekmez. Nüfus sayımı yapılmadan, Devlet Planlama Örgütü (DPÖ)’ne görev verilir. Bir günde, şu andaki nüfus çıkarılır. Muhaceret kayıtları vardır; giren çıkan hepsi kayıtlıdır. 2006 nüfus sayımı da oradadır. Ancak, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın “nüfus sayımı yapılması” gerekir demesi, ya hiçbir şey bilmemelerinden kaynaklanır ya da bürokratların büyük günahı vardır, kendilerini uyarmıyorlar. Bana göre, bu konudaki kamuoyu baskısını ortadan kaldırabilmek için “nüfus sayımı yapacağız” dediler. Sanki nüfus sayımı sihirli bir değnektir ve nüfus sayımı yapılınca her şey düzelecek. Yok ki öyle bir şey. Tedbir almaya hazır mısın? Türkiye ile ilgili bu konuda görüşmeler yaptın mı? Bunların hiçbirini yapmadan, “nüfus sayımı yapacağız” deyip insanları uyutmaya çalıştılar. Bizim taraftan gelen “nüfus sayımı yapacağız” tepkisi budur.
 Hristofyas eskiden beri BM gözetiminde bir nüfus sayımı istiyor. Ama bunu hangi mantıkla istediğini analiz etmek lazım. Ben ettim; kendisine önerdim ve kabul etti.

 Soru: Analiziniz neydi? Neyi önerip, kabul ettirdiniz?
Yanıt: Referanduma yakın bir zamanda BM gözetiminde veya AB gözetiminde veya uluslararası gözetimde nüfus sayımı yapılsın. Nasıl olsa, referandumdan sonra birleşik bir devlet kurulacak ve bu insanlar anlaştığımız zemin üzerinde o devletin vatandaşı olacak. Hristofyas bunu kabul etti. Kendisine, “sen niye nüfus sayımı istiyorsun? Gel anlaşalım, bu işi imzalayalım bitsin, ondan sonra da o anlaşmamız uygulansın” dedim. Bana dedi ki “Evet ama Kıbrıs Rum kamuoyu bu konuda çok hassastır. O yüzden onların da tatmin olabilmesi için senelerdir tüm siyasi partilerin istediği nüfus sayımını yapmak bizim için önemlidir” dedi. Ben de onun üzerine dedim ki “Tamam. Sizin için bu kadar önemliyse sizi de tatmin edelim. Sonuçta vicdanı rahat bir Rum toplumuyla ben birleşik devlet kurmak istiyorum. Hep içinde şüpheler olan Rum toplumuyla yapmazsın. Dolaysıyla anlaşalım, sayıları da konuşalım, sonra nüfusu sayalım” dedim. Ancak bu iş öyle bir kaynatıldı ki önce Eroğlu reddetti. Arkasından “ada çapında tek bir nüfus sayımı yapılacak o yüzden bizim buradaki otoritemizi ortadan kaldıracak” gibi bir ifade ortaya kondu. Şimdi de Hristofyas, “Devlet memuru olmayanların sayımı” dedi. Kusura bakmasınlar bunlar, işin olmaması için uydurulan bahanelerdir. Hristofyas eğer böyle demişse propaganda yapmak istiyor.

Soru: Bu nüfus tartışması fazla şişirilmişe benziyor. Hristofyas seçimlerden dolayı zamana oynuyor gibi görünüyor. Siz ne dersiniz?
Yanıt: Doğrudur. Kıbrıs Rum tarafı seçimlere kadar fazla bir şey olmaması için bunu bahane olarak kullanıyor. Sadece bunu değil, her şeyi kullanıyor. Bakın, Çinli’ye Güney Kıbrıs’a baskı yapılmaması talimatını söyletiyor.

Soru: Kıbrıs Türk tarafı bunu niye göremiyor?
Yanıt: Kıbrıs Türk tarafı da aynı çizgidedir. O da oyalamak istiyor. Türkiye ise seçimlere yoğunlaştığı için kaçınılmaz olarak zaten bu konuda hareket edemez. Kıbrıs Rum tarafı da Türk tarafı da oyalamak ister.
   Bu nüfus sayımına bence hiçbir zaman ihtiyaç yoktur. Hristofyas’a şunu söyledim ve hala daha aynı iddiadayım: ‘ Annan Planı’ndaki kriterleri dikkate alarak, bir nüfus sayımı yaparsanız aylarca sürer, çünkü son yedi yılın ne kadar süresi burada kaldıydı, ne kadar süresi kalmadıydı bunların hesaplanması lazım. Annan Planı’nın öngördüğü kuralları uygulayabilmeniz için uzun bir zamana ihtiyacınız var. O nedenle bu pozisyondaki insanların çözüm olduktan sonra, Nüfus Dairesi’nin incelemesine alınmaları gerekir. Bu nedenle böyle bir nüfus sayımının mümkün olmayacağını söylemiştim.  Böyle bir nüfus sayımını yapmaya kalkışırsanız aylar sürer. O nedenle daha basit bir nüfus sayımı yapılabilir. Daha basit derken örneğin babası, annesi ve kendi nerede doğdu şeklinde yapılabilir. Zaten benim iddiam vatandaşlarımla ilgilidir. Vatandaş olmayanlarla ilgili bir iddiam yoktur. Dolaysıyla Hristofyas’ın talep ettiği ve hassas olduğu nüfus sayımı, ancak bu şekilde yapılabilir. Bunun da zamanı referandumdan hemen öncedir. Şu anda böyle bir nüfus sayımı yaparsanız vatandaş tedirgin olacak. Anlaşmanın tüm unsurları belli olduktan sonra bu nüfus sayımını yaparsanız, herkes rahat olur. Zaten arkadan referandum yapılacak…
   Görünen o ki Kıbrıs Türk tarafı bunu iyi yönetemedi; reddetti.  Reddetmek olmaz, önce size bunu niye önerdiğini anlayacaksınız. Bunu sırf, sizin otoriteniz olmadığını ispat etsin mi diye öneriyor? Öyle derse “hade işine git” dersin kendisine. “Ben çözüme doğru,  BM gözetiminde sayacağım, sen de eş zamanlı sayım yap” dersin. Bir de bakarsınız çözüme doğru yeni devletin bazı unsurlarını oluşturursunuz. Örneğin Nüfus Dairesi, vs. ve görevler verirsiniz. O noktaya gelince bu tam olarak anlaşılır. Konu yanlış ele alındı. Hristofyas niye nüfus sayımı istiyor? Ben öğrendim niçin istediklerini, Rum tarafı hassastır. Siyasi partiler, yıllardır nüfus sayımı istedikleri ve talep ettikleri için bu konuda Hristofyas onları tatmin etmek istiyor. O zaman işin rengi değişir. Eğer maksat buysa o zaman karşı öneri yaparsınız; reddetmezsiniz.



Soru: Hristofyas, “Kuzey’de ne kadar yabancı yerleşik olduğunu ortaya çıkarmak için nüfus sayımını istiyoruz” diyor…
 Yanıt: Peki, bugün bu “yerleşikleri” belirledi. Anlaşma daha ufukta görünmüyor, takvim istemiyor. 6 ay sonra anlaşma olursa bir nüfus sayımı daha mı istenecek? Böyle bir şey insanları rahatsız eder. Bunun, bir şeyin dönüm noktasında olması gerekiyor, bunu ileri götürüp BM’ye götürmek zor mu ki hemen reddedip konu yapıyorsunuz?

Soru: Rum Yönetimi,  İsrail’le doğal gaz konusunda çalışmalar yapıyor. Rum Yönetimi’nin asıl amacı, doğal gazın Avrupa’ya geçişi konusunda bir transit merkez olmak istemesi. Bu konuda deniz yetki alanlarının yeniden  belirlenmesi ile ilgili bir anlaşama da imzaladılar. Doğal gaz ve petrol, mülkiyet kadar önem taşıyan konulardan biri gibi görünüyor. Kıbrıs Türk ve Rum halklarının refahı üzerinde etki edebilecek şeyler. Rum Yönetimi, doğal gazla Kıbrıs’ı bir enerji merkezi haline getirmeye çalışıyor. Ancak, Kıbrıs Türk tarafından pek ses yok. Sizi bunu nereye bağlıyorsunuz?
 Yanıt: Son gelişmeleri bilmiyorum. Benim dönemimde bu konuyu Hirstofyas’la konuşmuştuk. Doğal gaz, petrol, su ve doğal kaynakların tümü federal yetkide olacaktı. Dolaysıyla konu, ortak devletin konusu idi. Bu çerçevede ilk sismik araştırmaların yapıldığı, dönemde,  hem Türkiye’nin hem de bizim tepkilerimizi Hristofyas’a ilettim. Bir defasında, Rum tarafının Türk Deniz Kuvvetleri’yle ilgili şikâyetleri olmuştu. Hristofyas’ı gece aradım ve kendisine bu sevdadan vazgeçmesini, çözümü beklemesini, biran önce çözüme yoğunlaşmasını, çünkü orada bizim de haklarımız olduğunu, Türkiye’nin de aynı zamanda Kıbrıs’ın etrafında uluslararası hukuktan kaynaklanan bir kısım haklarının olabileceğini, bunların ancak çözümle bir formüle kavuşturabileceğini söyleyerek, bu konuda yürütülen çalışmaların durdurulmasını istedim. Tabii ki kabul etmedi. Görüşmelerde de konuyu gündeme getirdim. Bana söylediği şuydu: ‘Kıbrıs uluslararası toplumun içinde bir devlettir. AB, BM üyesidir. Şu anda bir hükümeti vardır. Bu hükümet de uluslararası tanınan bir hükümettir. Bu nedenle söz konusu faaliyetler, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemen faaliyetleridir. Bunları kısıtlamayı görüşmeyi kabul edemem’ idi. BM Genel Sekreteri’ne mektup yazdım; AB’ye şikayetlerde bulundum. Maalesef Kıbrıs Rum tarafı, Denktaş ve Eroğlu’nun sayesinde AB üyesi oldu. Kıbrıs Rum tarafı,  Avrupa’yı arkasına aldı. Türkiye de AB’ye girmek isteyen bir ülke olarak eli daha da zayıfladı. Biz de şimdi sözlerle durdurmaya çalışıyoruz. Durmaz; yapılabilecek fazla bir şeyde görünmüyor.

Soru: Müzakerelerde, spesifik olarak doğal gaz konusu son dönemde bilginiz dahilindeyse tartışıldı mı? Sizin döneminizde doğal kaynaklardan elde edilecek olan gelirlerin bölüşümü konusunda bir öneri var mıydı?
Yanıt: Sanırım tartışılan, doğal kaynakların federal yetkide oluşudur. Federal gelirlerin kurucu devletlere aktarılmasında, Rum tarafı yaratılan GSMH üzerinden dağıtımını öngörüyordu. Yani Rumlar daha zengindir, daha çok milli hasıla üretir, dolaysıyla federal gelirlerden, ki bunun temel unsuru da KDV’dir, Rum devleti daha çok almalıdır. Bölüşümde aslan payı Rum tarafının idi. Biz ise nüfus oranına göre dağıtılmasını öngörüyorduk ki kısa sürede Rum toplumunu yakalayalım. Bizim yakınlaştırıcı önerimiz ise şuydu: Belli bir oran üzerinde anlaşalım ve bölüşüm iki kritere dayalı olsun. Bölüşümdeki kriterler de nüfus ve yaratılan GSMH idi.  Dolaysıyla tahmin ediyorum ki bugün o noktaya gelindi. Bu konuda yakınlaşma oldu dendiğini hatırlıyorum.
   Doğal kaynaklar federal yetkidedir. Doğal kaynakların ayrıca ekonomik olarak nasıl değerlendirileceği belki de anlaşmanın bir parçası olmalıdır. Doğal kaynaklar içinde en ciddi olanlar gaz ve petroldür. Ekonomi başlığı altında bununla ilgili bir düzenleme yapılmalıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder