5 Ocak 2012 Perşembe

"AKP'NİN BAŞARISI İDEOLOJİK KONUMLANMASI"


HAVADİS GAZETESİ
2011
Dr. Cenk Saraçoğlu, Türkiye’deki seçim sonuçlarını Havadis’e değerlendirdi:

“AKP’nin başarısı ideolojik konumlanması”


Emine DAVUT YİTMEN
ODTÜ Kuzey Kıbrıs Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Programı Öğretim Üyesi Dr. Cenk Saraçoğlu, AKP’nin ideolojik konumlanışının, partinin başarısında önemli bir etken olduğunu söyledi.
Saraçoğlu, Türkiye sağının tarihsel olarak kendini, çeşitli öznelerde, çeşitli politik gruplarda göstermiş birtakım öğeleri bulunduğu belirterek bunları milliyetçilik, muhafazakârlık ve İslamcılık olarak özetledi. Saraçoğlu, Türkiye halkının genel eğilimlerini yansıtan bu üç öğenin, , bir proje içerisinde AKP tarafından sunulduğunu anlatarak, “ Yani AKP hem milliyetçi hem muhafazakar hem de İslami özellikleri sergileyen bir parti olmayı başardı. Bu da Türkiye sağının bütün geniş kesimlerinin oylarının, AKP’ye doğru yönelmesine neden oldu” dedi.
CHP’nin seçimlerde elde ettiği sonucun, CHP’nin kendi özüne koyduğu hedefler ve seçim öncesindeki iddiası açısından bakıldığında başarısızlık olduğunu ifade eden Saraçoğlu, “Bu, CHP’nin AKP’nin yükselişini önlemek için yaptığı yenilenmenin ve buna dair içerisine girdiği büyük seferberliğin bir hezimeti olarak anlaşılır” diye konuştu
Saraçoğlu, MHP için de seçim sonuçlarının bir başarı olmadığını kaydederek, MHP’nin tabanını teşkil eden Orta Anadolu’daki milliyetçi muhafazakar kesimin oylarının, AKP’nin  sağ ideolojisinden çok fazla etkilendiği ve oraya doğru kaymaya başladığını belirtti.
Anayasa değişikliği konusunda AKP’nin, CHP ve MHP’deki karışıklık nedeniyle bir ittifak kuramayacağını aktaran Saraçoğlu, “AKP, mutlaka belli bir asgari uzlaşma zemini arayacak, ama bu asla geniş çaplı radikal ölçüde anayasanın ortak bir zeminde dizayn edilmesi gibi bir süreç doğurmayacak” dedi
Dr. Cenk Saraçoğlu, Türkiye’deki seçimlerin ardından AKP’nin zaferini, CHP ve MHP’nin içinde bulunduğu durumu Havadis’e değerlendirdi:

Havadis: AKP oylarını artırarak seçimi zaferlere kazandı. 9 yıldır iktidarda olmasına rağmen görünen o ki bir yıpranmaya uğramadı.  Bunu neye bağlıyorsunuz?
Saraçoğlu: Bu çeşitli düzeylerde değerlendirilmesi gereken bir şey. Birincisi, AKP’nin ideolojik konumlanışının yarattığı etki. İkincisi AKP’nin son iki yıllık süre içerisinde devlet iktidarının tüm alanlarında hakimiyetini kurması. Siyasi iktidar olmanın getirdiği yıpranma olsa da iktidarda olmanın birtakım avantajları var. Bir başka etki de genel makro ekonomik düzeyde Türkiye’nin küresel kapitalist sistemde konumunun  göreceli olarak istikrarlı görünmesi.  AKP ilk başta çıktığı zaman temel ideolojik angajmanını, kendisinin milli görüş çizgisinden, eski refah partisi, fazilet partisi çizgisinden farklı olduğu imajını sağlamlaştırmak için yaptı. Bu şekilde sistem içerisinde ve uluslararası aktörler nezdinde bir meşruiyet oluşturma çabası içine girdi. Zaman içerisinde bu meşruiyet kaygısını aştıktan sonra kitlelerin karşısına daha bütünlüklü ve kuşatıcı bir sağ ideolojik formasyonla çıktı. Türkiye sağının tarihsel olarak  kendini, çeşitli öznelerde, çeşitli politik gruplarda göstermiş birtakım öğeleri var. Bunlardan birisi milliyetçilik, diğeri muhafazakarlık bir diğeri de İslamcılık. Tüm Türkiye sağının ve Türkiye halkının genel eğilimlerini yansıtan bu üç öğenin, bütün bir şekilde, bir proje içersinde sunulduğunu görüyoruz. Yani AKP hem milliyetçi hem muhafazakar hem de İslami özellikleri sergileyen bir parti olmayı başardı. Bu da Türkiye sağının bütün geniş kesimlerinin oylarının AKP’ye doğru yönelmesine neden oldu.

Havadis: Makro ekonomideki istikrarın göreceli olduğundan sözettiniz. Ancak dışarıdan bakıldığında Türk ekonomisininbüyüdüğünü görüyoruz. Gerçek bu mu yoksa bize mi öyle yansıtılıyor?
Saraçoğlu:  Bu görece bir şey. Makro ekonomik dengeler açısından baktığımızda gerçekten de Türkiye ekonomisi büyüyor görünüyor. Bu büyüme oranlarının yüksek olması ve bunun halkın hayatına çeşitli yansımalarının bulunması ve bunun yarattığı izlenim AKP’yi güçlendirdi. Bu niye göreceli ; çünkü halk kesimleri AKP’nin ekonomik performansını değerlendirirken bugünkü durumu partinin  iktidara gelmesinin hemen öncesinde ortaya çıkan krizle  karşılaştırıyorlar. AKP iktidara geldiği dönem, son derece ciddi ve sürekli kendini tekrarlayan bir siyasi ve ekonomik kriz sözkonsuyudu. AKP’nin performansı karşılaştırılırken bakılan nokta, herzaman 2001’dir. AKP’nin broşürlerinde şu ana kadarki ekonomik performansı, Türkiye tarihinin içerisinde bir yere oturtmaktan ziyade 2001’deki krizle kendini karşılaştırıyor ve insanların kafasında ciddi bir etki yaratıyor. Son global krizden çok zarar alarak çıktı demek doğru olmaz. Büyüme oranlarında eksiye geçiş vardı ancak ekonomi toparlanıyor. Halkın gündelik hayatında çok ciddi, onu doğrudan kriz oldu biz bunu hissettik dedirtecek olay ortaya çıkmadı. Ancak makro ekonomik düzeydeki problemler örneğin cari açığın rekor düzeyde olması, işsizliğin yüksek olması, sanayi üretiminin beklenen düzeyde olmaması tüm bunlar Türkiye ekonomisi için ciddi problemler. AKP’nin uyguladığı neoliberal ekonomi politikalar yani daha fazla piyasa yanlısı, sosyal devletin küçülmesine dayalı ve piyasa aktörlerinin daha fazla etkin olduğu ekonomi birtakım popülist politikalarla dengelenmeye çalışıyor.

Havadis: Diğer partilere bakacak olursak CHP’nin milletvekili sayısı arttı, MHP barajı geçti. Yıllardır düşük olan milletvekili sayısını artırması CHP’yi seçimden karlı çıkan bir parti yapmaz mı?
Saraçoğlu: Milletvekilliği sayısının artması ancak şu şekilde olumlu etki doğurabilir; o da CHP’nin belli ilkeler üzerinden, kendi gündemini yaratan açılımlar üzerinden ve bu açılımları ve ilkeleri meclise taşıdığı zaman bunu daha güçlü seslendirebilmesi açısından sayısal bir avantaj sağlar. Aslında CHP’nin kendi önüne koyduğu hedefler ve seçim öncesindeki iddiası açısından bakıldığında, ciddi bir başarısızlıktır. Bu, CHP’nin AKP’nin yükselişini önlemek için yaptığı yenilenmenin ve buna dair içerisine girdiği büyük seferberliğin bir hezimeti olarak anlaşılır.

Havadis: Yani CHP yenilenmeden bir fayda sağlamadı; bunu  AKP için mi yaptı diyorsunuz?
Saraçoğlu: Her zaman şu söylenirdi.  CHP’nin başarısızlığın nedeni olarak  sürekli ulusalcı ve Kemalist söylemi sürdürmesi, bu yüzden de halk kesimlerinin genelinden, geniş kesimlerden destek alamaması gösteriliyordu. Yani CHP’nin kitleselleşememesinin ardındaki neden Deniz Baykal ve onun ulusalcı Kemalist söylemiydi. Bunun tam tersi bir iddiayla ortaya çıkıldı. Kemal Kılıçdaroğlu ile belli halk kesimleriyle özdeşlik kurabilecek  bir lider var denildi ve söylem tamamen yoksulluk, işsizlik üzerine kuruldu. Yine de başarılı olunamadı. CHP’nin önümüzdeki süreçte hangi pozisyonda muhalefet edeceği noktasında bir kafa karışıklığı ortaya çıkacaktır. CHP bütünlüklü bir politika yürütemediği için kendi içinde sorunlardan dolayı istediği kadar meclis aritmetiğinde sayısını artırsın bulunduğu konumun belirsizliği onu siyasal alanda güçlü kılmayacaktır.
 Havadis: AKP’nin anayasayı değiştirme yönünde isteği var ve milletvekili sayısıyla bunu yapamıyor. İttifaka girmesi gerekiyor. Bu durumda neyi öngörüyorsunuz?
Saraçoğlu:  AKP’nin anaysa değişikliği konusunda birtakım ittifaklara girmesi gerekiyor. CHP ve meclise daha güçlü giren bağımsızlarla bir uzlaşma çabası içersine girmesi gerekiyor. CHP’nin içinde bulunduğu kafa karışıklığını anaysa çalışmalarında AKP’ye muhalefet ederek gidermeye çalışacağını düşünüyorum. Parti kendi bütünlüğünü, anayasaya muhalefet etme noktasından yeniden kurmaya çalışacak. Bu noktada AKP- CHP arasında uzlaşmayı çok olası görmüyorum. AKP ile BDP arasındaki ilişkide çok ciddi krizlerin yaşanacağını tahmin ediyorum. AKP ile BDP arasında özellikle Kürt meselesinin kavranışı noktasında çok ciddi bir fark var.AKP’nin  Kürt politikasındaki açılım stratejisini çoğu kişi aslında BDP’nin de talep ettiği şey olarak algılıyor. Ancak  bu, görünürde olan bir şey çünkü esasında AKP’nin Kürt meselesinden anladığı şey çok farklı. AKP’nin kafasında bir millet kurgusu var. AKP’nin  ortak birtakım dinsel, kültürel değerler üzerine kurulmuş bir millet algısı var. Millet tanımı içerisinde Kürtleri, folklorik bir üye görüyor. BDP, Kürtlerin folklorik bir öğe olarak görülmesini istemiyor. Kürtlerin,  etnik bir grup ve ulusmuş gibi görülerek, bütün Kürtler için anayasal güvence altına alınmış haklar talep ediyor.

Havadis: Bu durumda AKP, anayasayı değiştirmek için BDP’nin istediği çizgide Kürtlere yönelik açılımlarda biraz yumuşama sağlayabilir mi?
Saraçoğlu: Hayır. Bu sadece AKP’nin Kürt politikasıyla ilgili değil, genel Türkiye vizyonu ile ilgili. Eğer AKP’nin BDP çizgisine gelmesi, onun genel Türkiye vizyonu ve genel ideolojik konumlanmasının sarsılması anlamına gelir. O yüzden bunu istemeyecektir. BDP’nin bir de siyasi ideolojik hareketi var. Kürt hareketi solcu ve görece laik bir toplum vizyonuna sahip bir hareket. Bu noktada da AKP’nin Kürt meselesini çözerken dine vurgu yapması, BDP’nin siyasi ideolojik vizyonuna çok aykırı. İki hareketin biraraya gelip ortak bir zeminde buluşmasını pek olası görmüyorum.

Havadis. Peki AKP anayasanın değişmesi ile ilgili nasıl bir adım atacak?
Saraçoğlu: Mutlaka belli bir asgari uzlaşma zemini arayacak, ama bu asla geniş çaplı radikal ölçüde anayasanın ortak bir zeminde dizayn edilmesi gibi bir süreç doğurmayacak diye düşünüyorum. Belki küçük ortaklıklar üzerinden birtakım düzenlemeler yapılabilir.

Havadis:  MHP barajı aşarak meclise girdi. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? MHP için başarı mı?
 Saraçoğlu: MHP için başarı değildir. MHP’nin başarısını ölçülürken, meclise girip girmemesi üzerinden test ediliyordu . Ancak genel duruma baktığımızda, MHP’nin tabanını teşkil eden Orta Anadolu’daki milliyetçi muhafazakar kesimin oylarının, AKP’nin kuşatıcı sağ ideolojisinden çok fazla etkilendiği ve oraya doğru kaymaya başladığını görüyoruz. MHP’nin oyları Batıda belli bir seviyede kalarak yüzde 13 seviyesine erişebildi. O noktada MHP’nin de ciddi bir ideolojik kriz yaşayacağına inanıyorum. Ama onlar da kendi konumlarını sağlamlaştırmak ve içlerinde bulundukları sürekli aşınan güçlerinin daha fazla aşınması engellemek veya yeniden bir yükselişe geçiş sistemi bulabilmek için anayasa konusunda uzlaşıcı bir tutum izlemeyecektir.

Havadis: MHP başarıyı yakalayabilmesi için liderini değiştirmeyi düşünebilir mi? Yeni bir liderle yeni bir vizyon gibi düşünceleri bulunuyor mu?
Saraçoğlu: MHP içerisinde bu tür isteklerin olduğu söyleniyor. Liderliğin değişmesinin belli bir yenilenme sağlayacağı iddia ediliyor. Burada asıl önemli olan liderlik değişse bile bahsettiğimiz ideolojik spektrum içerisinde MHP’nin kendisine nasıl bir yer bulacağı önemli. MHP’nin milliyetçi söyleminin nasıl bir çıkış stratejisi izleyeceği belirsiz. MHP hiçbir zaman bütünlüklü bir Türkiye vizyonuna, bütünlüklü bir ekonomi politikasına sahip olmamıştır. MHP genelde bir reaksiyon partisidir. MHP’nin krizi komünizmin çökmesiyle başladı. Kendini karşısında konumlandıracak bir güç odağı ortadan kalkmış olduğu için ciddi bir kriz yaşadı. 1990’ların sonunda bu reaksiyonu PKK’nın yükselişi üzerinden kurdu. Terör gündemden uzaklaştıkça MHP’nin kendi siyasetini üretecek zemin de ortadan kalkıyor.
  
  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder