5 Aralık 2017 Salı

Torunlarınız ve çocuklarımız için... Kıbrıs Gazetesi Eylül/2017
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, NEDİSİ kongresinde yaptığı konuşmada çocukları, torunları olduğunu söyleyip, herkesin çatışma ve anlaşmazlık ortamında değil, güvenlik ortamında yaşaması vizyonunu paylaşmış. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Anastasiadis’in çocukları, torunları var. Benim de bir çocuğum var. Elbette sevdiklerimizin çatışmadan uzak, barış içinde hayatını sürdürmesini, bu topraklarda kök salmasını istiyoruz. Kimsenin bunun tersini düşüneceğini sanmıyorum. Bu ada hepimizin olduğuna göre, yeni kuşaklara da bir “ortaklık” bırakmalıyız.
Anastasiadis, son dönemlerde seçimlerin de etkisiyle Kıbrıs müzakerelerinin yeniden canlandırılmasını için “Guterres çerçevesi zemininde masaya dönerim” kartını açtı. Mutlaka yeni bir girişim için düğmeye basılacak ancak bunun en erken Güney’deki başkanlık seçimlerden sonra olması bekleniyor. Peki, bu süre içerisinde ne olacak? Anastasidis,  bu kartını artık daha sık oynayacak. Buradaki tek tehlike çöken müzakere sürecinin ardından, toplumlar arasındaki temasların oldukça azalması, hatta kopmasıdır.
Anastasiadis,  “uluslararası hukuk ve Avrupa hukukuyla uyumlu olacak” bir çözüm isterken, Kıbrıslı Türklerle “ortaklığı paylaşım” konusunu hukuk içerisinde görüyor mu? “Modası geçmiş garantiler sistemi ve Türk Ordusu’ndan kurtulmuş bir devletten” söz ederken, niye Türk askerinin aşamalı çekilme önerisini reddettiğini anımsamıyor? “Guterres çerçevesinde hazırım” diyor fakat buradaki bazı maddeleri öne çıkarıp, diğerlerini görmezlikten geliyor.
Kıbrıs Türk tarafına baktığımızda ise Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, değerlendirmeyi sürdürüyor gibi görünse de federal çözümden uzaklaşan bir yolda ilerliyor. Bizim taraf, Guterres çerçevesi zemininde çözüme hazır mı? Ne düşünülüyor? Yeni zeminden bahsediliyor, bu yeni zemin nedir? “BM parametrelerinde çözüm istemeyiz” yaklaşımı halen geçerli midir?
“AB şemsiyesi altında iki devletli çözüm” düşüncesi kamuoyunda tartıştırılıyor. Hatta zaman zaman, DİSİ’li milletvekillerinin de bu görüşü seslendirdiğini duyuyoruz. Ancak iş ciddiye binince Rum tarafının bu tarz bir çözüme sıcak bakmayacağı ve uluslararası kamuoyunun da ilgisini çekmeyeceği aşikâr.
Rapor üzerinden diplomasi
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, taraflardan değerlendirme yapmalarını istemişti. Bu değerlendirmelerin taraflarca ne kadar gerçekçi bir şekilde yapıldığı ise soru işaretleri taşıyor.
Taraflar, önümüzdeki hafta New York’ta Crans Montana’da kimin daha haklı olduğu yönünde propaganda yürütmeye hazırlanıyor. KKTC cumhurbaşkanları, BM Genel Kurulu toplantılarına katılamıyor fakat Kıbrıslı Türk Lider sıfatıyla bazı ülkelerin dışişleri bakanlarıyla bir araya geliyor. Temaslar, BM Genel Merkezi’nin içinde yaratılan özel odalarda gerçekleşiyor. Kıbrıslı Türk Liderin BM Genel Kurulu’na hitap etme şansı yokken, Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı konuşma yapabiliyor. BM Genel Kurulu’na hitabın ardından da BM Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleniyor. Yıllardır prosedür böyle işliyor.
Akıncı ve Anastasiadis arasında toplantı yapılacağı ile ilgili birkaç gündür özellikle Rum basınında haberler yayınlanıyor. Aslına böyle bir toplantı ihtimali çok zayıf çünkü Anastasiadis, orada Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı sıfatıyla temaslarda bulunuyor. Bu noktada, Cumhurbaşkanı Akıncı ile buluşarak pozisyonu “Rum lider”e düşürmek istemez. Kıbrıslı Türk Lider ise BM Genel Sekreteri ile genellikle BM Genel Kurulu toplantılarının bitiminde görüşür.
New York ziyaretinde taraflar Guterres’in raporuna etki etmek için birbirleri ile yarışacağından ve bu yarışa garantör ülkeler de eşlik edeceğinden, müzakerelerle ilgili “yeni bir girişim” beklenmemeli.

Seçimler hiç bitmez
Güney’de seçim propagandaları başladı. Anastasiadis’in de haliyle müzakereler konusunda daha yapıcı bir pozisyon benimseme yönündeki PR çalışmalarını gözlemliyoruz. İç politikaya yönelik pozisyon oluşturma çabasının somut şekli de “müzakerelere dönmeye hazırım” mesajıyla ortaya çıkıyor.  Bunu yapıyor yapmasına ama AB ad hoc komitesinin çalışmalarını durduruyor ve iki toplumu teknik komitelere engel çıkartıyor. Anastasiadis’in söylediği ve yaptığı birbirini tutmuyor.
Kuzey’de ise Rum tarafının takınacağı pozisyonu bekleyen bir hava hakim… Federasyon yerine, başka çözüm önerilerinin gündemde tutulması çabaları var. “Evimizin içini düzenleyim” deniyor fakat tam tersine evimiz, hem siyasi hem de fiziki anlamda daha çok kirletiliyor.
Her iki taraf adada barış, huzur içinde yaşam istiyor. Ancak bu istek, sözde kalmamalı. Seçimler ne Kuzey ne de Güney de hiç bitmez. Gelecek nesillere başarılar dileriz demekten vazgeçmek ya da “çocuklarımız güven içinde yaşamalı” açıklaması yapıp ardından önkoşullar yaratarak, yan çizmek olmaz. Toplumlara karşı, gelecek nesillere karşı sorumluklar yerine getirilmeli. Ötesi yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder