5 Aralık 2017 Salı

Barış kültürü eğitimini konuşma zamanı Kıbrıs Gazetesi Şubat/2017


Bu dünyada gerçek bir barışa ulaşmak istiyorsak, çocukları eğitmeye başlamalıyız- Mahatma Gandhi”…


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, geçtiğimiz günlerde Gandhi’nin bu sözünü, müzakerelerde krizin yaşandığı bir dönmede sosyal medya hesabında paylaşarak, eğitimin önemine dikkat çekmek istemişti.
Rum Meclisi’nin, ENOSİS Plebisiti’nin ardından 67 yıl geçmesine rağmen yıldönümünün okullarda anılması yönündeki kararı, gözleri eğitime çevirdi. Uzun bir dönemdir barış kültürü eğitimi üzerine çalışmalar yapılıyor. İki taraftaki müfredatın şoven unsurlardan arındırılarak, barış kültürünün ortak kültürü içerecek şekilde yeniden düzenlenmesi yönünde birtakım projeler bulunuyor.
Müzakerelerde kriz ortaya çıkınca, Güven Yaratıcı Önlemler yeniden hatırlandı. Eğitim, Güven Yaratıcı Önlemlerin en başında geliyor. Bunun özünde ise önyargıların kırılması, tarih öğretimine çoklu bakış açısının getirilmesi, farklılıklara tolere edilmesi yer alıyor.
Siyasi irade ve cesaret
Adadaki Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) ve eğitim sendikaları bu konuda çalıştaylar düzenliyor, projeler, alternatif yayınlar, ders planları hazırlıyor. İki toplumdan öğrencilerin birbirleriyle temasa geçmesi, ortak aktiviteler düzenlenmesi yönünde de çalışmalar yürütülüyor.
Ancak, tüm bunların pratiğe dönüşmesinde sıkıntı var. Çünkü öncelikle siyasetin içinde olanların zihinlerinin değişmesi gerekiyor.
Bugün 15 yaşında bir genç kız halen “Kıbrıslı Türkler neye benziyor?” sorusunu soruyorsa ve sizinle tanıştıktan sonra “Bizim gibisiniz” diyorsa buna şaşmamak gerekiyor. Önyargılarla dolu olan eğitim sistemini kırmak için siyasi irade yanında, büyük bir cesarete de ihtiyaç var.
Önceleri, “Farklı geçmişe sahip olan insanlarla işbirliği yapabilen, modern, birbirine bağlı ve çoğulcu bir toplumun içinde hoşgörülü ve demokratik vatandaşlar yetiştirmek amacıyla müfredatta değişiklik yapılması” fikrini benimseyen Rum Eğitim Bakanı Kostas Kadis, bugün Enosis Plebisiti’ne tarihi bir olay olarak atıfta bulunmayı sürdüreceklerini söylüyor. Bu noktada, siyasi irade ve cesaretin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.
Öğrenciler ara bölgede buluştu ancak arkası gelmedi
İki toplumdan ilkokul öğrencileri, Eğitim Teknik Komitesi’nin, KTÖS ve POED desteğiyle 1 Haziran Dünya Çocuk Günü etkinlikleri çerçevesinde ara bölgede buluşmuştu. Kıbrıslı Türk ve Rum çocuklar, birlikte oyunlar oynayıp çeşitli aktivitelere katılmışlardı.
Etkinlikte konuştuğum Türk ve Rum çocuklar, yeni arkadaşlar edindiklerini ve yeniden bir araya gelmek istediklerini söylemişlerdi. Ancak bu tarz bir etkinlik bir kez gerçekleşti ve ne yazık ki arkası gelemedi. İlkokul öğrencilerinin, okullarda birbirlerini karşılıklı ziyaret etmeleri konusunu ile ilgili zaman zaman öneriler sunulsa da bu doğrultuda adımlar atılamıyor.
Barış kültürünün yer aldığı alternatif yaklaşım
POST Araştırma Enstitüsü’nün, Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği işbirliği ile yürüttüğü, iki toplumlu Barış Kültürü Eğitimi Projesi’yle adanın her iki tarafındaki eğitim sistemine şiddetten uzak, barış kültürünün yer aldığı alternatif bir yaklaşım getirilmesi ve barış kültürünün yayılması hedefleniyordu. Proje, geçtiğimiz günlerde sonuçlandı.
Enstitü Sorumlusu Mehveş Beyidoğlu Önen ile projeyle ilgili önceden yapmış olduğum bir röportajda, barış kültürünü yaymak için öğretmenlere yönelik birtakım çalıştaylar düzenlediklerini, çalıştay sonuçlarından çıkacak bilgileri toparlayarak, ders planları hazırlanacağını ve alternatif olarak öğretmenlerin elinde bulunması için Türkçe, Rumca ve İngilizce üç dilli yayınlar çıkaracaklarını anlatmıştı. Beyidoğlu, öğretmen tarih kitabını alıp okuturken, aynı zamanda hazırlanan alternatif staj planlarını da okutama imkânına sahip olacağına işaret etmişti.
Tarih anlatımında çoklu bakış açısı
İki toplumda tarih öğretilirken, hep bir takıntı olduğu, resmi tarih anlatısında tek bir bakış açsının bulunduğu, oysa tarihin çoklu bakış açısı ve sorgulayıcı şekilde öğretilmesinin gerekli olduğu yönünde düşünceler bulunuyor.
Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği (ADHR) Eş Başkanı Alev Tuğberk, müfredat programlarında hafifçe eleştirel düşünce geliştirilmesine ilişkin birtakım maddeler olmasına rağmen, gerçek anlamda sınıflarda öğretilenin öyle olmadığını düşünüyor. Tuğberk, “Bir yabancı korkusu, bir düşmanlık belirtme, düşmanlık aşılama ve ötekileştirme durumu var. Halbuki aynı gökyüzü altında yaşayan ve ortak geçmişe sahip iki toplum söz konusu. Ancak buna rağmen, ötekileştirme ve düşmanlaştırma var” diyor.
Güneyde eğitimdeki en büyük sorunlardan birinin, tarih öğretmek üzere eğitilmiş öğretmenin çok az olması gerçeğini ortaya koyan Tuğberk, tarih öğretenlerin, genelde filoloji mezunu olduğunu, tarih bilgilerini nasıl aktaracakları konusunda teknik açından sıkıntı bulunduğunu, bunun da eski öğretmenin metodunu yeni gelen öğretmene empoze etmesi şeklinde bir tehlikeye yol açtığını aktarıyor.
İki toplumun gençleri arasında önyargılar nasıl aşılır?
Boğaziçi Üniversitesi Barış Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Nur Bekata Mardin, öğrencilerin bir kamp çerçevesinde biraya getirilerek, önyargıların kırılabileceğine inanıyor. Mardin ile geçtiğimiz yıl yaptığım röportajda, bu yöntemin etkili olduğunu, öğrencilerin ilk başta önyargılı olarak toplantılara geldiğini ancak sonuçta çatışma çözümlü barış eğitiminin, kişilerde değişim yapabildiğini gözlemediğini söylemişti.
Mardin, 16 yıldır lise öğrencileri arasında çatışma çözüm kamplarının düzenlendiğini ve her yıl bu kamplara 40 kişinin davetli olduğu bilgisini vererek, 2004’ten itibaren, Kuzey ve Güney Kıbrıs’tan öğrencilerin dahil olduğu kampların devam ettiği bilgisini paylaşmıştı.
1997’de Kardak krizinin ardından yaşananlar, belki de bugün yaşadığımız krizin aşılmasına yardımcı olabilir...
Kardak krizi üzerine, Yunanistan ve Türkiye’den bir grup barış aktivisti bir şeyler yapılması gerektiği düşünerek harekete geçti. Yunanistan’dan 15 ve Türkiye’den 15 kadın, “Bütün anlaşmazlıklarla ilgili barışçıl çözüm istiyoruz” diye yola çıktı. Aralarında Mardin de vardı. Mardin, gençlere yönelik bir girişim yapılmasını istemiş, “Yunanistan ve Türkiye’den gençlere bu eğitimi verirsek, geleceğin barış elçilerini yetiştirmiş oluruz” demiş. Bunun üzerine bir proje hazırlayan Mardin, 2000 yılında hem lise öğrencilerini İstanbul’da Robert Kolej’de, hem Yunanistan ve Türkiye’den çeşitli üniversitelerden gelen öğrencileri, Boğaziçi Üniversitesi’nde bir araya getirdi. Mardin, öğrencilere, ortak sorunlar ve çözümler üstüne verilen bir haftalık eğitimin ardından, çok yakın ilişkiler kurulduğunu anlatmıştı.
Mardin, Kıbrıs’ta ara bölgede hem güney hem de kuzeydeki okullardan, gönüllü olarak katılmak isteyen kız-erkek karışık, 40 kişi 20’şer 20’şer şeklinde lise öğrencilerine eğitim verilebileceği önersinde bulunmuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder