30 Ocak 2018 Salı

Kıbrıs’ta umutlar yeniden yeşerirken sivil toplum örgütleri
Güney Kıbrıs’ta bu hafta ikinci turu tamamlanacak olan Başkanlık seçimlerinin ardından, Kıbrıs görüşmelerinin yeniden başlayabileceği olasılığı üzerinde duruluyor.
Başkanlık seçimlerinin ikinci turunda, hale hazırdaki Rum Yönetimi Başkanı ve DISY adayı Nikos Anastasiadis ile AKEL’in desteklediği bağımsız adayı Stavros Malasyarışacak. Her ikisinin ikinci tura kalması, Kıbrıs’ta federal çözüm yönündeki umutları artırdı. Ancak, Malas’ın başkan olması durumunda, ret cephesinin baskılarına ne kadar dayanabileceği bilinmiyor. Maalesef geçmişteki müzakerelerde yaşanmış bir Dimitris Hristofyas örneği var. Anastasiadis, ikinci turda büyük ihtimalle ipi göğüsleyipyeniden başkanlık koltuğunun sahibi olabilir. Bu seçimler, Anastasiadis’in son 5 yılı olacak. Dolayısıyla Anastasiadis’inbu dönemde çözüme ulaşmak için gerekli siyasi iradeyigösterebileceği ve baskılara biraz daha rahat direnebileceği öngörülebilir…
BM, uzun yıllardır hem maddi hem de manevi ciddi bir enerji tüketimine yol açan Kıbrıs görüşmelerinin, artık nihayete ermesi gerektiğini düşünüyor. Adaylardan kim seçilirse seçilsin, bu kez sürecin gerçekten bitirilmesi için start verilecek. Bunun sonucu ya federal çözüm olacak ya da bu tarz bir çözüm arayışına nokta konacak. Kadife ayrılık veya başka çözüm seçenekleri gündeme gelir mi tartışılır ama net olan bir şey var o da yeni başlayacak süreç ya federal çözüm ya da hiçbir şey şeklinde kurgulanacak
Sivil toplumun sürece katılımı
Rum Başkan adayı Stavros Malas, seçimlerin birinci tur sonuçlarının açıklanmasının ardından yaptığı konuşmada, adada yeniden birleşme için sadece siyasi kararlılığın değil, toplumsal katılımın da gerekli olduğunu söyledi.
Peki, toplumsal katılım nasıl sağlanabilir? Elbette, sivil toplum örgütlerinin sürece dahil olmasıyla… Uzun bir süreden bu yana, sivil toplum örgütlerinin müzakere sürecinde daha etkin katılımı yönünde düşünceler ortaya atılıyor.
BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) görev süresinin uzatılmasıyla ilgili son raporunda, sivil toplumun sürece katılımının uygun bir şekilde arttırılması yönünde çağrı yapıldı.
Güvenlik Konseyinin daha önceden yayınlanmış raporlarında da sivil toplumun önemine yönelik atıflar var. BM, sivil toplumun siyasi sürece katılımının, ileride yapılacak bir anlaşmanın kalıcılığına büyük yardımı olacağının süreklialtını çiziyor. İki toplumdaki sivil toplum örgütlerinin aktifolarak birbirleriyle etkileşim içinde olmasının sağlanması ve özellikle kadınların barış sürecinde oynanacakları rolün önemi, BM’nin dikkat çektiği unsular arasında bulunuyor. 
İki toplum arasında gündelik hayatı kolaylaştırmak amacıylateknik komiteler kurulmuştu. Ancak, zaman içinde bu komitelerin pek çoğu işlevini tam olarak yerine getirmez hale geldi. BM, tabii bunun da farkında ve komitelerinçalışmalarının yoğunlaştırmasını istiyor. İyi de bazı konular yasal veya siyasi gerekçelerle komitelerin gündeminde takılıp kalıyor. Bu durumda ne yapılmalı? Belki de teknik komitelere,sivil toplum örgütlerinden daha çok katılım sağlanırsaözellikle siyasi nedenlerden ötürü tıkanıklık yaşanılankonularda, farklı çözümler üretilebilir.
Barış süreçlerinde kaygan bir zemin değil, sağlam zemin aranır. Bu noktadan hareket edersek, on yıllardır süregelen görüşmeler sonucu oluşturmaya çalışılan hukuki, siyasi müzakere zeminine, sosyal ve toplumsal unsurların da eklenmesiyle başarıya ulaşılabilir mi? Neden olmasın?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder