Doğalgazda işbirliği ve diplomasi ihtiyacı
Kıbrıs
açıklarında yer alan doğalgaz sondaj çalışmaları, sürekli gerginlik ve krize
neden oluyor. Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere, bölgede sondaj
çalışmaları için bulunan yabancı şirketler konuyla ilgili tarafların işbirliği
halinde hareket etmesinin artık kaçınılmaz olduğunu düşünüyor.
ENI
ve TOTAL, şu anda bölgede çalışmalar yürüten dünyanın önde genel büyük petrol
ve doğalgaz şirketleri. Bunlara yakında 10’uncu parselde çalışmalara başlayacak
olan ExxonMobil ile Qatar Petroleum konsorsiyumu eklenecek. Dolasıyla tüm bu şirketler
için bölgede gerginlik ve kriz yerine, güvenli bir ortam ve işbirliği büyük
önem taşıyor. Bugüne kadar Güney Kıbrıs, bölgede arama yapan tüm bu
uluslararası şirketleri bir çeşit koruma kalkanı olarak düşündü. Ancak son
yaşanan kriz, böyle bir koruma kalkanının pek bir işe yaramadığını gösteriyor.
Bu noktada tek bir şeye ihtiyaç var; o da işbirliği.
BM de doğalgaz
nedeniyle yaşanan gelişmeleri tedirginlikle izliyor ve donem dönem gerginliğin
yatıştırılması çağrısında bulunuyor. BM bu çağrısını sürekli yinelerken, bir de
anımsatma yapıyor: “Adada iki taraf, daha önce doğal kaynakların yeniden
birleşmiş bir Kıbrıs’ta gelecekteki federal hükümetin yetkisi içerisinde
olacağına karar verdiler.”
Nitekim
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, UNFICYP’in görev süresinin yenilenmesi ile
ilgili son raporunda, Kıbrıs’ın çevresinde bulunabilecek doğal kaynakların her
iki toplumun yararına teminat altına alınmasının önemini vurgulamıştı.
Guterres, ortak doğal kaynakların varlığının tüm taraflar için Kıbrıs sorununa
sağlam bir çözüm bulunması için güçlü bir teşvik olacağını ve tüm Kıbrıslılar
ile bölgedeki tüm menfaat sahiplerinin yararı için daha derin işbirliği yaratacağı
görüşünü yinelemişti.
Doğal
kaynakların, iki toplumun yararına teminat altına alınması nasıl sağlanabilir?
Sanırım burada atılacak olan en önemli adım, konun müzakerelere dahil edilip,
bunun yazılı bir şekilde kayıt altına alınmasından geçiyor. Rum tarafı,
doğalgaz konusunun bugüne kadar müzakerelere dahil edilmesine sıcak bakmıyordu.
Ancak, bu konunun bir şekilde konuşulması, tartışılması kaçınılmazdır. Diplomatik
atağa geçilmesinin de tam zamanıdır. Doğalgazın, yeniden başlaması muhtemel
olan Kıbrıs müzakere sürecinde ilk ele alınacak ayrı bir başlık olarak
değerlendirilmesi yönünde BM öncülüğünde aktif bir diplomasi uygulanabilir. BM,
her ne kadar konuya doğrudan müdahil olmak istemese de bölgenin güvenliği
açısından bu rolü üstlenebilir.
Doğalgazın müzakerelerde ele
alınması durumda, Kıbrıslı Türklerin de haklarının korunacağı yönündeki
açıklamaların sadece sözde değil, yazılı bir metin üzerinde garanti altına
alınması istenebilir. Birleşik Kıbrıs’ta doğal
kaynakların federal devlette kalacağı noktasından hareketle daha önceden
önerilen ancak bir sonuç çıkmayan gelirlerin ortak fon üzerinden yönetilmesi
önerisi de canlandırılabilir.
Tabii
ki tüm bunların gerçekleşmesi bölgede gerginlik yerine, işbirliği anlayışı geliştirmekle
mümkün olabilir. Bu anlayışa ne kadar yakınız? Açıkçası bilmiyorum…
Calypso’daki rezerv, İsrail ile Türkiye’yi
yakınlaştırabilir mi?
İtalyan
ENI şirketinin 6’ıncı parselde Calypso yatağında yaptığı keşif ve bunun Mısır’ın
Zohr yatağındaki rezerv benzeri olduğu
yönündeki açıklama, Akdeniz’deki suların iyiden iyiye ısınmasına neden
oldu. Calypso’da doğal gaz rezervinin
230 milyar metreküp civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu keşif, İsrail’de alarm
zillerinin çalmasına yol açtı. İsrail, Calypso’nun Zohr büyüklüğünde bir rezerve
sahip olması durumunda, Leviathan’da yapılan çalışmaların ikinci aşaması ile
ilgili gelişmelerin duracağından endişeli. Şu ana kadar Güney Kıbrıs ile İsrail
arasında ikinci aşamanın yapılması için gereken sözleşmelerin imzalanamadığı
söyleniyor. Diğer yandan, son keşif sayesinde Güney Kıbrıs’ın Mısır’daki
Damietta Sıvılaştırılmış Doğalgaz Terminali’ni kullanarak ihracat yapması veya
bu gazı sadece Mısır’da yerel pazara satması seçenekleri bulunuyor. ENI’nin
Mısır’daki geçmişine bakıldığında ve Damietta LNG terminalinin de ortağı olduğu
göz önüne alındığında, Güney Kıbrıs’ın Mısır’a gaz ihraç etmesi daha kolay görünüyor.
İsrail
bu durumda ne yapacak? Şu anda İsrail’in takınacağı tavır net değil. İsrail,
Avrupa’ya doğalgaz ihracı için iki önemli projeyi elinde tutuyor. Bunlardan
biri Güney Kıbrıs ve Yunanistan bağlantısıyla İtalya’ya uzanacak olan boru
hattı. Diğeri ise Türkiye’ye boru hattı döşeyerek, hem Türkiye’nin iç tüketimi
hem de Avrupa’ya doğalgaz iletiminin sağlanması.
İsrail-
Türkiye arasında doğalgaz boru hattı projesi ile ilgili ilk ilgili
diyalog, Ekim 2016’da başlamıştı. Bu diyalogun 2017 yılı tamamlanmadan önce,
ete kemiğe bürünmesi bekleniyordu ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. İki ülke
arasındaki gergin ilişkiler nedeniyle proje zora girdi. Calypso’nun keşfinin
ardından, bölgedeki dengelerinin yeniden değişmesi ihtimaliyle birlikte, iki
ülke arasındaki işbirliği yeniden canlanabilir mi? Bunu zaman gösterecek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder